etnik müzik çok geniş bir yelpaze. kastınız türkiye'deki gruplar mı? değilse dünyada bölge tercihiniz var mı? soruda bunları netleştirmeniz iyi olacaktır.

(bkz: kardeş türküler )

türkiyeden olabilir.

dünyanın her yerinden olabilir. bir sınır yok.

dunyaezgileri.blogspot.com

burda istemedigin kadar cok var.

harika bir blog...teşekkürler.

* Clanadonia
* Rapalje
* ulytau

çorbada tuz baabında..

adrenalin'e sormanızı öneririm.
www.adrenalinoutdoor.com

üniversitelerin dağcılık klüplerinin de oluyor.

www.doitadventure.com

eger basortuluyse babanneye basortu, yazma vs.. dedeye cuzdan...

Babaanneye islemeli yazma.dedeye sigara iciyorsa agizlik, icmiyorsa sapka turu bisey olabilir.

evet evet dedeye kasket al.

giysi olarak öneri: nineye ince bir hırka ya da yelek, dedeye de yelek. yaşlılar yaz, kış yelek türü şeyler giyiyorlar.

kasket olayına sakın girme.

"köylüsünüz siz ancak kasket giyersiniz" demiş olursun.
yelek önerisi iyidir.

köstekli saat dedeye bence yakışır:)

yelek gayet güzel olur

relative clause?

konunun ve sözcük grubunun ismi relative clause, o kelimelere (who, where vs.) de relative pronoun deniyor.

relative pronoun

olayın kendisi relative clause ya da adjective clause

sanirim orda who yerine whom kullanilmasi lazim bu arada. (the person whom i saw)

who olur, whom olur, that olur, bir de hiç bir şey yazmasak da olur.

bence sorun yeni evin mutlaka bir eksiği vardır, yoksa bir şey paşabahçed'den kahve takımı her genç kızın rüyasıdır.

duvara bir tablo alın,ya da kaliteli bir tost makinesi yoksa eğer ya da ecza dolabı.

çift kafalık boyu uzun yastıklardan al. bir yastıkta kocasınlar.

fonksiyonel şeyler pek eğlenceli olmaz kanımca. lezzetli şeylerin sağlıksız olması gibi :s neyse konuyu dağıtmayayım, şu çok işe yarar ve muadilleri arasında en iyisi. torbası geniş, çeşitli başlıklar ve sap uzatma.. en önemlisi toz haznesini yıkayabilme olayı var. eskiden hep kettle alırdım, artık bunu alıyorum standart hediye. çay makinesi, kettle gibi bir şey de olabilir.
www.hepsiburada.com

tabii ki borcam.

(bkz: borcam)

kaliteli ve şık nevresim takımı. ilginç ve eğlenceli değil ama işe yarar olduğu kesin.

tahmin mi yürütüyoruz burada? ya da birşeye cevap mı?

-şunu yapmıştır(buraya eylem yazılacak)
-evet öyle yapmıştır.

gibi bir diyalogtan bahsediyorsak "i guess so" diyebiliriz.

"he/she must have done like that." de olabilir mesela.

i guess he has done so / he did so degil tam demek istedigim, tahminden ziyade daaha cok kesinlik bildiren bir sekilde.

lafın gelişine göre farklı şekillerde söylenir. bizim burda söylediklerimizle sizin demek istediğiniz tutmayabilir yani.

he/she would have done so...

tabi cümlenin gelişine ve ondan önceki cümlelere göre değişebilir..

edit: benim dedigimde. oyle yapmistir, oyle yapmis olmali veya oyle yapmis olmaliydi anlamlari cikabiliyor

edit2: tek başına "must have done" daha doğru olur. tepedekine katılıyorum!

he/she must have done like that dedigimizde yapmistir da cikiyor, o sekilde yapmaliydi diye bir anlam da cikabilir. bu neye gore ayriliyor her zaman cumlenin gidisinden cikaramayiz?

must have done it that way dersen "öyle yapmalıydı" anlamı çıkmaz. aradigin anlam cikar. psychedelic adamin dedigi dogru.

ek bilgi: should have done so ---> öyle yapmalıydı , yapmış olmalıydı.

yukarda da belirtildiği gibi must burda speculation, yüksek ihtimal belirten must'ı. yüzde 90 a yakın olan, yüksek ihtimal belirten must. may, might, could yüzde 50'den düşük, bu da yüksek olan işte. onun da past ını alınca must have done so oluyor.

should do + V

palmiye falan değil de şöyle sıra sıra renkli renkli çiçekler dikilemez mi ya, gül, lale gibi uzun gövdeliler değil de daha bodur olup farklı farklı renkte olanlar, bi de bunları sıralayışınıza göre şenlik olur sanki orası, fikrimce.

ağaç dikmeyin. gördüğüm kadarıyla bir buçuk metre kadar sağında koca gövdeli bir ağaç var zaten. boğarlar birbirlerini yazık olur.

lale falan mevsimlik açar. onun dışında sapı gövdesi bile kalmaz, sadece soğanı kalır toprakta. pek faydası olmaz. anlık zevk işidir. gül iyidir. yediveren dikerseniz sürekli açar hem.

valla sana tek söyleyebileceğim melisa ağacı. etrafınada çember şeklinde çiçek ekersin on numara olur. melisanın kokusu 7 mahalleye yeter zaten

abi komşular zehirlemiş olmasın palmiyeyi?

funda :]

@dekila olmeka
valla 2 yaz once yaktılar o palmiyeyi :/ sonunda topluca tum sitedekiler yok oldu :/

meşe dik bence

@xela
meşe olmaz yahu kocaman o.

ortanca güzel gider.

tırnak çiçeği olabilir.
www.kaktussergisi.com

ağaç ekmeyin sizin de önünüz kapanmasın.

yasemin veya hanimeli cok guzel olur, hatta o arkadaki beyaz cite de sardirilabilir.
o olmadi japon gulu veya mine de guzel olur bence.

Ege'de geçen sene bir böcek şu uzun saçaklı tipteki tüm palmiyeleri yedi. bizim sitedekiler de öldü. uzun arap hurması görünümlülere bir şey olmadı.

bence de agaç dikme. yasemin de dikebilirsin. o da güzel kokar. kokulu, boyu teras korkuluğunu geçmeyecek bir şey dikin.

ağaç olsun illa derseniz de geçen sene akçaağaç diktim ben, flamingo da deniyor. açık sarı yapraklı, dalgalı renklerde ve taze yapraklar pembemsi. çok şekilli ağaç, öneririm. bir de limon ağacı da estetik bence. hem çok büyümüyorlar.

pennisetum olabilir mi? çok zarif bi bitki
www.google.com.tr

dianthus fire witch (karanfil) www.mylandworks.com

www.dallioglu.com.tr

benim de olsa keşke bahçem. neler dikmezdim.

açelya da şahaneymiş www.dallioglu.com.tr

derin nefes al. burunu tıka. ağzını kapat. nefes vermeye çalış güçlüce. bazen işe yarar.

Nezle, grip yada grip başlangıcı vs. vardır diye tahmin ediyorum.

Sakın ola ki burnunu kapatıp nefes zorlayarak kulak açma hareketi yapma. solunum yollarındaki mikrobu vs. kulağına taşımış olursun.

Soğuk algınlığı varsa öncelikle o sorunu çöz.

soğuk algınlığı ile ilgisi yok hocam, ne zaman uçağa binsem tıkanıyo böyle ama bu kez açılmadı işte

sol elinin baş ve işaret parmağıyla burun deliklerini kapat. sonra kulaklarından havayı dışarı doğru çıkart, yani ağzın kapalı, burnun tıkalı dışarı doğru nefes verir gibi yapınca hava dışarı çıkacaktır.

aynısı bana da olmuştu, ağzı burnu kapayıp nefes verme denemeleri falan sadece daha fazla ağrıya sebep oluyordu. oluruna bıraktım, bir hafta gibi bi sürede kendiliğinden yok oldu.

evet, söylenenleri yapınca açık olan sol kulağım da tıkandı ve fena ağrıdı ama bir hafta çook uzun yaw, işkence gibi bi durum...neyse oluruna bırakıcaz artık dediğin gibi...

aynı soruyu sormak üzereydim. limon açılsa ne hoş olurdu.

birileri limon açsın. biri bişey desin. nerde bu millet!!

limon açılmıyor da orda da şurda buluşucaz gibi bişey olduğunu sanmıyorum. yani gelip ordaki kalabalığa karışıcaksınız. bilmem, belki o pankartların arasına bir ekşi sözlük de eklenebilir ama olay sonuçta genel bir eylem olduğu için gelip oradaki insanlara katılmak yeterli.

fransız konsolosluğun orda olcaz. kalabalığa karışın yeter. konsolosluk önündekiler ekşiciler olacaktır muhtemelen. bir de öbeklenmiş sohbet eden gruplar oluşur, birbirini tanıyan epey insan var. olmadı sorarsınız şüphelendiklerinize.

"15 mayıs 2011 sansüre karşı yürüyüş öncesinde ekşi sözlük yazarları olarak, saat 13:30'da istiklal caddesi'nin girişindeki telefon kulübelerinin (tramvay durağının arkasında kalıyor.) önünde toplanıyoruz."

böyle bi duyuru gelmiş şimdi.

(fotoyu görmedim) saçlar düzse hafif gevşek toplasın. dalgalı ya da kıvırcıksa gevşek kabarır, papaz modeli olur, o nedenle yapıştırarak toplamalı.

foto sonrası ekleme: gevşek olmaz saçlar dalgalımsı, kabarık. köpük ya da biraz jöle yardımıyla yatıştırıp toplasa iyi olur.

moruk zaten uzun saç yakışmamış fırsattan istifade kurtul saçlardan.harbi diyorum bu elemana (sana) kısa saç daha iyi.bırak şimdi arkadaşı falan:)

spor takım demek; kot üzerine spor ceket ve spor gömlek demek. bu tarz bir giyim düşünüyoruz ama saç içinde olabilecek alternatiflere bakalım dedik arkadaşla(!) birlikte. topu topu 30 kişinin karşısına çıkılacak ama yinede kötü görünmeyelim şimdi.

ali taran tipi toplasın

yapıştırıncada iğrenç durur, kabak gibi yüz çıkıyor ortaya. resimdeki doğal hal işte, bu şekilde gitsem çok mu salaş olur?

yapıştırma. saçların nemliyken biraz köpük sür. sonra da topla.

tam yapıştırma tamam ama fotodaki kadar da verme dalgalanmayı. azıcık daha sakinleştir, bir şey sürmeden, o da olur.

sorun olmaz panpa resimdeki gibi durabilir fakat bütün saçlarını güzelce toplasın.
sakalı bıyığı falan güzelce kes.

saçı güzel topla, sakalı falan da düzelt iyice - yakışıyosa komple kes -.
dar kesim siyah takım giy. içine siyah gömlek, altına siyah ayakkabı.
akıl al.

Kalabaligi takip et

metrobüsle Mecidiyeköy'e kadar geldikten sonra, 5 dakika ( sürmez bile) yürüyerek metro durağındasın.

Metro durağına metroyu kullanmak amaçlı gidiyorsan direk Taksim'e de otobüs veya dolmuşla gidebilirsin.Oradan metroya bindiğinde aynı istikamette gidersin.

mecidiyeköyde in. viyadük altından çıkmış olacaksın. sağdaki merdivenlerden çıkıp karşıya geç, yol boyu yürü. yaklaşık 200 metre kadar.
sağa dönünce zaten görürsün tabelasını. göremezsen 10 metre daha yürü. :)

adı roll-on galiba. tüm markaların var da,arkadaşlarım rexona'yı önermişti. küçük üçgenimsi bir şişe. terliyorsun ama kokuyu önlüyor.
yani sıvı bu ucunda yuvarlak bir nesne var, onu döndürerek sürünüyorsun sistemini kastettim. ( pek anlatamamışım gibi geldi de)

tıpçı değilim ama ne kullandıysam kesmiyor

deotak çözümün olacaktır.. terlemeyi engellemiyor kokuyu engelliyor.haftada 1 duştan sonra kullanıyorsun. migrosta bulabilirsin.Kokusu pek yok ama mor rengi iyidir.

koltukaltından terlemeyi engelliyor olabilir ama vücudun dengesini bozuyor anlamına gelmiyor bu.

bemn 8-10 yıldır roll-on deodorant kullanırım. bir gariplik görmedim. böylece koltukaltından pek terlemem, terlesem de kokmaz.

sıkıntı yaratmaz.

nivea'nın roll-on'ları birebir.
temiz cilde uygulanması en önemli husus ayrıca.

deotak'ı öneren arkadaşlarda etkili olmuş olabilir de, bendeki etkisi 2 gün en fazla o da.

deotaktan hiç memnun kalmamıştım

evinde ölü bulundu diye biliyorum ben.

burada yazıyor hepsi:

daphne ulaşamamış, panik yapmış ama pek ipleyen olmamış anladığım kadarıyla.

179 no'lu entry: 'geçen cuma oğlu ozan telefonda savcılıktan edindiği otopsi sonucundan bahsetti.
ölüm sebebi: kalp-damar tıkanıklığı
ölüm tarihi: 06.12.2010

gırgır geç sen sözlük.

başka tarihi bilgiler geçeyim.
adam kayıp beyler diye sözlüğü yırttığım tarih: 22.01.2011
evinde ölü olarak bulunduğu tarih: 08.02.2011
gömüldüğü tarih: 13.02.2011 '

haldun hürel'in istanbul ansiklopedisi mi ne öyle bir kitabı var, ona bakabilirsin. yine aynı yazarın anlat istanbul isimli kitabı var, neredeyse bizans döneminden başlayarak giriyor o da olaya.

büyükşehir belediye sinin kitapçısında var bu tip kitaplar. eski yerinin karşı sırasına taşındı, Tünel'e gelmeden.

abi çok seviyosam gider konuşurum:) bi foto falan çekinelim derim. yoksa da hiç elleşmem.

hiç bir tepki vermem. olağan dışı tepki verene de gıcık olurum.

valla çok beğendiğim 2-3 oyuncu var, anca onlar olursa reaksiyon gösteririm. diğerleri ne kadar ünlü olsa da ilgilenmem.

yıllar evvel bi arkadaşımla ibrahim tatlıses'i görmüştük..ben "aa bak lan ibrahim tatlıses" dediğimde arkadaşımın tepkisi "bakma bosver bi tarafı kalkmasın" olmuştu. ciddi miydi geyik mi yaptı hala emin değilim..

yanımda arkadaşlarımda varsa d**şak geçip özgüvenini düşürürdüm.

arkadaş: aaa cem yılmaz :)
ben: yürüyün a.q gidelim hiç mi görmediniz.

şaka şaka

ben mesela Erkan Can'ı görsem, "Erkan abi hörmetler" derim, elimi de göğsüme koyarım:)

çok ünlü görmüşümdür ama hepsinde tuttum kendimi. uzaktan izledim. ta ki ajdarı görene kadar. adamın peşinden koşup fotoğraf çektirdik hoş arkadaşların da olması büyük etken ya neyse off :/

tanımadığım birisinden farkı olmaz benim için.

bazen arada tanıdık sima görünce, galiba eski öğrencim diye selam veriyodum. yanımdakilerin, selam verdiğin kişinin ünlü birisi olduğunu birkaç kez söylemesinden sonra onu da yapmıyorum artık. eski öğrencim önce beni tanısın, o selam versin olayına girdim mecburen.

çok gördüm ama bakmam bile bakanlardan ibret aldım tribe giriyolar hiç gerek yok o yüzden yaa o da insan bende neyini şımartimki bakanlarada kızarım.

adriana lima dışında kimseye bişi demem asdklasd
yok böyle dans'ta azra akın, defne joy, derya'yı çok gördüm, hatta azra'ya çarpmışlığım var :) neyse, onlar da bizim gibi insan, birşey yapmadım.

Bazıları seni görmezden geliyor bazıları ise daha sen selam vermeden sana selam veriyor zaten. Ben sonuçta kişisel olarak tanımadığım için selam vermiyorum ama o selam verince selam veren durumuna düştüğüm için de garip hissediyorum.

seninki biraz abartı olmuş bence. hani dizilerden filmlerden tanıdıklık duygusu yakınlık hissi olur ama kalk kız dans edelim de pek olmamış sanki. ben farketsem bile herhangi biri gii yaparım bazıları farkedilmediklerinde ya da özel bitepki göremediklerinde bozuluyorlar, hani alışkınlar ya, görmemezlikten gelinincesinir olanlar var. hoşuma gidiyor =)

bit şampuanı

ishal ilacı

antidepresanlar

parazit hapları, şurupları

çoğu kadın, özellikle küçük yerlerde hijyenik ped ve iç çamaşırını erkek satıcıdan almaya çekinir.

zahidem, ahirim sensin.

doyulur mu?
www.youtube.com

Halime'nin aşıkları

www.youtube.com

www.youtube.com
birde bunu dinle

fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com

Acem Kızı, Leyla'm, Aldın Aklım Bir Bakışta.

buyrun, komple diskografisi:

www.diskotek.arkaplan.com.tr

sarmaşık biraz sarı kızın yiyemeyeceği kadar kartlaşıncaya kadar etrafına tel gerin derim.

belli değil henüz. neden çünkü diğer yarışların tamamı kapalı gişe oynarken türkiye'deki yarışların azalan grafikte seyirciye evsahipliği yapması, ilgisizlik.

türkiyede değil sıralama günü, yarış günü bile yoğunluk yok tribünlerde. f1 e para getirmiyor. adamlar da sırf farklı bir pistte yarışmak için o kadar harcama yapmamalı. türkiye diyemez tabi biz seyirci çekemiyoruz iptal edin diye, ecclestone de bi bahane sunmak için para istemiş, hatta normal bedelin iki katını istedi diye hatırlıyorum. bizimkiler de doğal olarak veremeyiz demişler. bu bahane ile fikstürden çıkıyoruz.

hata nerdeydi? f1 kurulmadan bu tahmin edilebilir miydi? belki. zira biletler çok pahalı. pist şehre uzak. belki tahmin edilebilirdi ama olmadı işte.

biletlere ek olarak, bir su geçen sene 5 liraydı. ekmek arası döner vs fiyatlarını siz düşünün artık.

beyaz renkte lekeler varsa bildigin enfeksiyon gibi, yani sigara falan fasa fiso. bi antibiyotik tedavisiyle hallolur , doktor verir gerekeni iste. sigara olayi semptomlari tetikler tabi, bogazin kotuyken icmemeye calis. bol sivi ve dinlenmece. gecmis olsun.

rakı iç temizler tüm iltihabı.

tantum verde sprey

Bostancida yok yok kesin o da vardir diye dusunuyorum

orda var mı yok mu anlamadım?

bostancı'daki ahtapot kalkmış olabilir, hergün önünden geçiyorum ama hiç gözüme çarpmadı. akşam tekrar bakarım.

gerçi şurdaki linkte var gözüküyor ama ne kadar günceldir bilemem:
www.tgezi.com

(216) 384 72 10 lunaparkın tel nosu bu.. arayıp öğrenebilirsiniz..

ayvansaray'dakinde olmalı. mecidiyeköy yönünden gelirsek, sağda haliç köprüsünün bitiminde, altında hemen.

herkes tahminde bulunuyo :)

tel nosunu yazdım daha napayım :)

genel için konuşayım: düşüncelerini/zevkini/bilgini binlere ulaştırmak.

yani asıl sebep: okunmak.
adam yerine koyuluyor olmak.

direk ilgilendiğim konularda okuyorum, yazınca da cevap geliyor.

arada bir de laf atıyorum millete :)

ben lisede okurdum süper biryerdi. biz büyüdük ve kirlendi sözlük :D

o zaman süper geliyordu. yazar olmak aklımın ucundan geçmiyordu çünkü adamlar ya çok komikti ya çok kültürlüydü. yada bana öyle geliyordu. sonra üni 1de falan heralde bir baktım ben de bir sürü bok biliyorum ben niye yazar olmayayım dedim. motivasyonum bilgimi göstermekti.

şimdi çok kalabalık. biraz daha büyüyünce bilgimi göstermenin saçmalık olduğuna kanaat getirdim. şimdi hiç motivasyonum yok. zaten o yüzden sözlükten çok burda takılıyorum.

sosyalleşme alanı sonuçta. arkadaşlar ediniyorsun mesela. güzel olaylar yani. ben birilerine mesaj atıp geyik yapmayı çok seviyorum. sonra tabii okunmak da güzel bi şey. özellikle sevmediğim ünlülerin başlığına "keşke ölse" falan diyorum, böylece okuduklarında kendilerini kötü hissediyolar ve bundan mutluluk duyuyorum. kendini bi halt sanan, saçmasapan konuşan gerizekalı ünlülere laf söyleyebilmek güzel. hepsi "ay okumuyorum şekerim" modunda geziyo ama köpek gibi okuyolar. kim kendisi hakkında konuşulanları merak etmez ki? tabi ki merak edip okuyolar ne konuşuluyor diye.

buna ek olarak eğlenebildiğimiz bi ortam. ben mesela kendim komik bi başlık açınca bile eğleniyorum. başkası da güldüğünü söyleyen bi mesaj atınca hoşuma gidiyo. hiç tanımadığın bi insanın/insanların yüzünü saniyelik bile olsa gülümsetebilmek güzel bi şey.

15 dakika bile olsa ünlü olmak.(genelleme yaptım. kendi eğilimim bu değil)

burası (duyuru) için nedenim keyif..
Dj'lik de keyiftir ya da kimisi için ego.. değişir bu kişiye göre.. insanız tanınıp, sevmek, sevilmek takdir edilmek ihtiyacımız.

not: sözlük'te hiç takılmıyorum, açıp direkt buraya zıplıyorum.

(bkz: maslow'un piramidi)

sevgilimle benim resmimin bulunduğu bir adet çerçeve

3d magnet puzzle www.extremecube.com

Ay resmen benimkinde oyle bi pozitif etkili bisi yok. Ne olmali acabaa.

4-5 cesit katalog ve de faturalar.

stajyerlerin aldığı küçük hediyeler var. yüzük koymak için kediler mesela.

@terp: ondan bende de var ama bi tanesi elimden kaçıp bilgisayara yapışırsa bilgisayarın ebesini siter diye yakınlara koymuyorum. hem monitöre falan da zararlı. millet hoparlördeki mıknatısı korumaya alır, biz eşşek gibi kuvvetli neodium mıknatısları bilgisayarın yanına mı koyalım. aman diyim kaldır eğer yakında bilgisayar varsa.

ayna, minik bir hello kitty, masaüstü görselim de canım yeğenim :)

bende hiç öyle şeyler yok. işe yarıyor mu yahu ben de yapayım olmadı :/

uzuuuun zamandir bos benim masam. lapotopumu koyuyorum bir tek... ama pozitif etki diyince falan, bonsai hos olurdu sanki...

sekreter.

@kibritsuyu: hoca sorma valla ben adının ne olduğuna bakmak için siteye girince bilgisayara yakın yere koymayın diye uyarıyı gördüm. hiç aklıma gelmemişti. ben laptobun üstünde yanında vs. oynadım bunla, allah korumuş valla. hemen yandaki küçük masaya aldım ama yarın odadan dışarı atıcam.

soruya yeni cevap: puzzle vardı, artık yok :(

2 tane komodo ejderi (ahşap)
1 adet kaplumbağa ( taş)
1 adet kertenkele ( yumuşak, pilastimsi)
2 adet iguana ( taş)

vazomsu bir şeyin içinde: bir çubuğun ucuna takılı Nepal bayrağı ve 3 tane ucunda kertenkele tırmanmış kalem.

not: Nepal'i ve sürüngenleri seviyorum, etrafta görmek hoşuma gidiyor ama arada değiştirebiliyorum, bazen böcek koyduğum oluyor :s

nane, fesleğen

i53.tinypic.com
i53.tinypic.com

kendin bastirsan daha iyi olmaz mi mudur ? hem istedigin fotografi istedigin tisorte istedigin gibi bastirirsin ?

1 veya 2 sene önce Cevahir'deki Pull&Bear ve Bershka'da vardı diye hatırlıyorum.

Boynerlerde limon company tişörtleri var ama Batman ve Superman var sadece galiba, Tifanny'de de var bi de www.mighteeshop.com bi bak buraya da, az çeşit var ama güzel bu dediğim 3 markadan da bi sürü tişört aldım gayet de memnunum mighteeden Thor da aldım hatta bi tane :)

edit:Mightee'ye baktım da şimdi bi tane tişört kalmış o da wolverine :)

pull and bear da halen var ama ben hulk, flash ve captain america tişörtleri gördüm. thor gözüme çarpmadı.

İstiklal'deki Atlas pasajına giriyorsun. dümdüz ilerleyince pasajın diğer ucuna geliyorsun. diğer ucun sırasında, ortada bir tişörtçü var, önünde askıda Marvel tişörtleri satıyor.

harita.iett.gov.tr
www.forumistanbul.com.tr

cevap linkte efenim.

neyse... metrobüse in merterde in, oradan metroya geç aksaray yönüne doğru bin kocatepe durağında in.

www.turkuazoo.com

buradan bakabilirsin. üsküdar dan kabataşa geçip, oradan tramvay ile metroya binebileceğin bir durakta iniyorsun, biraz yürüyorsun bu arada, daha sonra havaalanı yönünde giden metroya binip forum istanbulda iniyorsun.

mr fusion+1 yani metrobüsle merter, metroyla kocatepe forum istanbul

walla saydıklarının dışında bişey gerekmiyor sanırım.

eğer serbest çalışmıyorsanız ve eş çalışmıyorsa, maaşa evlilik yardımının yansıması ve eşin sizin üzerinizden sgk kullanabilmesi için işyerine dilekçe vermek gerek.

yurtdışı seyahatleriniz varsa pasaportu da bir an önce yenilemek gerekebilir.

yasal gereklilik olmayan, ama rahat etmeniz açısından--banka kartları, kredi kartları, eve posta gönderen mezunlar derneği vs. gibi yerler.

pasaportu değiştirmiyorsun, sayfaya ek bilgi düşüyorlar.
kadın soyadını tutup eşininkini ekletirse çoğu işlem daha kolay oluyor, banka kartı vs hiç uğraşmadım şahsen.
sadece nufüs cüzdanına eklettim, bir de pasaporta işlettim. ek soyadım yazmeyiversin her yerde, çok mühim değil.

ehliyeti unutma, cezası vardı sanırım

hint işi satan mağazalarda olur. ben mao ceketi koymuştum adını.

pyro, harbiden oyle bi sey var ama haha en.wikipedia.org

araman icin aklima gelen de traditional chinese jacket oldu. niye ingilizce dersen de turkiye'de geleneksel cin ceketi arayana kiz yok derim :p

restoblogg.blogspot.com bahçesi değil ama iç mekanı dediğin gibidir.

dediğim mekanda zirve de yapılmıştı.

öyle kocaman masa 2 yerde gördüm:

1- house cafe istiklal..
2- kadiköy happy moon's üst kat..

balmumcu bread's te de öyle kocaman masa var

kitchenette - kanyon

niye az olsun ki? şubatın 29 unda doğanlar değil sonuçta.
tembel, miskin, bencil, sıkıcı adamlardır işte. daha nolsun

sozlukte yazanlara baktiniz di mi? :)

arkadaşlarımdan erkek olanlarının çoğu yay. ben de yay ablasıyım, bir tek kendi burcumu biliyorum, farklılıkları vardır illa. okuduklarım değil ama gözlemlediğim yay erkeklerinde gördüğüm ortak özellikler: yazmaya, okumaya meraklı oluyorlar. şiir, nesir, öykü yazanlar epey var, yazmayanlar da bu tip sanatsal edebi olaylarla ilgileniyor. en olmayanı bile amatör vokalist. azcık tırlak oluyorlar, arıza ama bu olumsuz anlamda değil. huzursuz arada, sorgulayan, özgüveni sağlam ama her bi şey sallantıda da.. burçdaşım olduklarından olsa gerek severim bu yönlerini bile. burç olayında yayların sayıca en az grup olduğunu duymuşluğum var.

şarkı adlarını yazsanız daha kolay yardımcı olabiliriz.

burda iki üç tane jigolo nickli eleman vardı. onlara sor hacı! olmadıysa artık napacaz elimi taşın altına koyarım senin için kendimi yakarım:))

bedavaya yaparım. hatta gece de kalırım private room olayı falan. ekstra ücret bile almam bunlar için.

bir arkadaşımın kına gecemsi, bekarlığa vedamsı partisinde gelmişti bir striprizci. şimdi geç oldu, yarın hatırlatırsanız bir sorayım iletişim bilgisini.

illa kaslı kuvvetli mi olması gerekiyor?

abi çok gücendim. önce bana gelmeliydin :(

bir gün birisi ararsa diye not düşeyim,
oldukça iyi birini bulduk.

utandırıyorsun beni abi :(

aynısı bende de var. ama dikkat ettim, özellikle yazları, soğuk zeminlerde yalın ayak gezdiğim zamanlarda oluyor. ben de dediğin gibi soğuk suya tutup öyle yatıyorum yada duvara dayıyorum ayaklarımı. ama neden oluyor bilmiyorum.

bacaklarına masaj yap, bol su iç, çok yürüme. (tahmin)

kanınızın lokosit miktarına bakın. yüksek ise onun da etkisi olabilir. (bende öyle. yanma ve uyuşma)

bende de sadece yazın olan bir olay o.. havalar ısınmaya başladığında ayaklarımda yanma hissi tavan yapıyor... (kışın da oda 30 derece bile olsa ayaklarım soguktan sızlıyor mesela)

her 3 ayda bir iş gereği tam kan testi yaptırıyorum... abudik gubidik herşey var... hepsi de normal sınırlar içinde, ama hiç doktora görünmedim bunun için...

huzursuz ayak sendromu olan bir arkadaşımın temel şikayeti de bu. incelemediyseniz bir göz atın isterseniz.

bende de aynı sıkıntı vardı, sonrasında gece fazla yemek yemediğimde ayaklarımın yanmadığını farkettim. Yani dolaşımla ilgili bir durum sözkonusu olabilir.

bir başka çözüm ise, bir eczaneden mentol kristali temin etmek (25 gr = 5 TL) ve onu herhangi bir kolonyanın içinde çözerek mentollü kolonya üretmek. Elbette ki mentollü kolonya yapınca ayaklarınızın yanması geçmiyor, sürmelisiniz de. Felaket işe yarıyor..

nörolojik bir problem gibi duruyor. diabet olup olmadığınız da araştırılmalı, gerçi tahlillerde sorun çıkmadı diyorsunuz.

teşekkürler tüm cevaplar için.
mentol kritali olayını deneyeceğim.
diabet ile ilgili bir bulgu yoktu tahlillerde.

mentol falan geçici rahatlama sağlar. eğer altta bir sorun varsa ilerleyebilir ve bunu farketmeyebilirsiniz. benim tavsiyem nöroloji.

tavsiye ettiğiniz bir yer var mı?

Şuranın nöroloji servisi iyidir vb.

ben, bizim apartmanın kapalı garajına bırakıyorum. sokağa da bırakanlar var tabii ama, hem güvenlik açısından, hem de motosiklet dış etkenlere fazlaca açık bir alet olduğundan pek tercih edilen birşey değil bu.

garajı olmayanlar apartmanın(düzayaksa şayet) girişine bırakıyorlar genelde.

otoparka bırakıyorduk biz. en garanitilisi bu.

bahçede kilitli motorlarda mazot, parça çalma hatta selenin süngerinin parçalanması gibi olaylar oluyor. sokağa bırakan her arkadaşımın başına benzer bir durum geldi.

Direksiyon kilidi var,tekerden kilitlersin(sağlam bir şekilde)hiç birşey olmaz,kamyonet olayına gelincede bence biri korunaklı motoru gece gelip o kadar emek harcayıp da kamyonete alıp gideceğini sanmıyorum...çünkü.,öncelikle bir motoru çaldımı %85 yakalanır... değmez bir motor için sabıka yemeye diye düşünüyorum.Ben araba çalmakla motor çalmayı aynı kategoride görüyorum.

sıvı olayını duymadım ancak çektirince tekrarda çıkıyo diye biliyorum. çektikten sonra etini oyması lazım biraz bi daha batmaması için.

sanki kapımda "itinayla tırnak çekilir" yazıyo gibi oldu ama bi arkadaş çektirmişti oymuşlardı.

ben bu operasyonu tam 7 kere oldum. ilk denemelerde tırnağın batan yerini köküne kadar dikey bir şekilde kesip kökünü kazıdılar ama o yöntem pek işe yaramadı. en sonunda uyguladıkları yöntem de şu, yine dikey şekilde batan yeri kestiler, kökü kazıdılar, ayrıca da o batan şişkin kısımdaki etin bir bölümünü alıp geriye doğru gererek diktiler böylece artık o tırnağın batacağı bir et kalmadı. -ayak tırnağı bu arada söz konusu olan- uygulayan da genel cerrahtı.

tırnağın çekilmesi yerine batan taraftan bir kısmın kesilmesi daha uygun olabilir. kesilen kısım düzeliyor kısa sürede. iltihaplanma varsa antibiyotikle iniyor zamanla.

benim tırnağım çekilmedi. ufak bir operasyonla kemiğe inildi tırnağın bir kısmı çıkmasın diye böyle kazıdılar falan bişey yaptılar. yani ufacık bir kısmı belli bile olmuyor baktığımda iki tırnağım da aynı boyda şu an.

öyle. onun dışıdna her şeyi denedim, ayrıca tırnak çekmek kesinlikle bir çözüm değilmiş diye şey etmiştim ben onu.

özel bir sağlık merkezinde tel tedavisi uygulatıyorum ben. erkeğim ama bayanların rağbet ettiği bir sağlık merkezi.:) neyse tel şu anda ayağımda. 2 ay filan oldu. ya da 3 ay. ben baya ileri aşamadayken kontrole gitmiştim. iltihabı kurutması için baya uğraştı ve tel taktı. kesme biçme filan olmadı. sadece batan kısmı çıkardı. (sancılı bir süreçti çünkü ben korkudan doktora gitmeyi geciktirdim. keşke erken gitseydim.)

şimdi hiç farkında bile değilim. telin çıkacağı günü bekliyorum. haftada 1 pansuman yaptırıyorum o kadar.

tel tedavisini araştır bi derim.

İstanbul'daysanız: www.isvecayak.com

altta bahsettiği yöntem tel kullanmadaki en son numara diyor.

Batık Tırnak Bakımı:

Toplumun çok geniş bir kısmında karşılaşılan bir problemdir. Yanlış tırnak kesimi, doğuştan gelen dönük tırnak yapısı, giyilen ayakkabılar ya da kazayla üzerine basılması gibi çok değişik sebeple ortaya çıkabilir. İsveç Ayak Sağlığında kiropodistler tarafından tırnağın batmadan doğru uzaması için tırnak kanalını temizleme ve destekleme işlemleri yapılır. Tırnak sağaldıktan sonra tekrar batmaması için gerekli önlemler konusunda tavsiyelerde bulunulur.

Yukarı



VHO Osthold Spange Perfect, batık tırnak problemlerinin giderilmesi için uygulanan tel takma yöntemlerinin gelişmiş en son şeklidir. Bu teknik ile özel şekilli bir tel, uygun yöntemle tırnağa yerleştirilir. Bu sistem zamanla kancalaşarak ete baskı yapan tırnağın düzleşmesini sağlar. Böylece tırnak altında kalan hassas, varsa hasarlı dokunun iyileşmesine yardımcı olur. Bu teknik noninvaziv bir yöntemdir.

(bkz: Era)
(bkz: Enya)
(bkz: Loreenna Mckennitt)

Bir göz at. ^^

gregoryan müzik (Gregorian music) anahtar kelimeleri yardımcı olur.

dead can dance

"Church Organ Music" diye de aratabilirsiniz. kilisedeki çalan orgla ilintili türden bahsediyorsanız eğer.

scorpions - wind of change (bunun ben arka planda orgla çalınanı dinlemiştim ama şöyle bi bakınca bulamadım.)
coldplay - fix you

ilk aklıma gelenler. bir bak istersen senin aklındakiyle aynı şeye mi denk geliyor bilmiyorum.

bach'ın şimdi hatırlayamadım ama bazı müzikleri de öyle türden. sadece enstrümanlar var. işine yarar mı bilmem.

be my light (camelot ost.)

greek orthodox-axion esti petros gaitanos bende bu var bi dinleyen bi daha istiyo bu grubun değişik parçalarına da bi bak derim

evet.

@tamamtamambuldum ondan dedim, şimdi buna benzer bi tane var bende, kotla güzel gitti. bundan sonra bu tarz alırım zaten hep. o yüzden eğer bir adı varsa biliyim diye şeyettim.
peki botların kendi içinde adlandırması var mı ya? ne biliyim bu da bot, askerlerin giydiği hayvan gibi olanlarda bot olarak geçiyor yani? mantıksız geldi.

bilekten üst kısmına giden yere konç deniyor. bileği biraz kaplayan arkası daha açık gibi, alçak modellere yarım konç denir.

hayvani botlara çizme deniyor. bilekten yukarı 10 santime kadar bot denilebilir bence.

esmer elemanı bir gün bir böcek ısırmış. kafası iyi olmuş vs, tabii ne hissettiğini bilemiyoruz.. sarı çocuğa sordu sen neler takılıyorsun diye, o da içiyomuş ot mot vs.. o da dedi ki, akşam bize gel, takılalım. sarışın böcek olayını bilmeden eve gitti. sonra sarı çocuğa anlattı böyle bir böcek ısırdı beni vs.. ben de onları buraya getirdim. sarışın bebe bir önce korktu, sonra katakulliyle çocuğu üst kata çıkarttı, böcüğü ona ısırttı. sarı çocuğu böcek ısırınca, onun da kafa iyi oldu, felç gibi , paralize ama kafa güzel..
esmer çocuğun yarım kalan dövme dediği bandaj, meğer böcek ısttırma yeri. bi nevi eroinmanların şırınga izi hesabı.. sonrası malum, sarı bebenin başına ne geldiyse merkatan geldi..

assos için 1 mayıs biraz erken.kalacak epey otel var ama deniz harbiden soğuk olur.

sadece denıze gırmek ıcın mı gıtmek gerekır assosa?

kadırgada çadırlar var çok güzel ama çadır için de biraz erken sanki.

www.imbatmotel.com 302 no'lu oda, amacınız kafa dinlemekse öneririm. aracınız varsa daha rahat gidersiniz.

www.assosotelleri.com

assosta ilki limanda diğeri kadırga koyunda olmak üzere iki otel bölgesi vardır. limanı tavsiye ederim. kervansaray otel www.assoskervansaray.com iyidir.

levi's ta boot cut paçaları olan pantolonlara bakabilirsin

türkçede ispanyol paça deniyor, o şekilde daha çok sonuca ulaşabilirsiniz sanırım. ikinci el ya da alternatif giysi satan dükkanlarda bulabilirsiniz. Taksim'de Galatasaray hamamının olduğu sokağa girince ( Turnacıbaşı), hamama gelmeden solda bir giysici vardır, oraya bir bakın.

evet, yıllarca 'ispanyol paça' de, sonra adı aklına gelmesin, ilginç =/

teşekkürler.

www.karavankirala.com

www.casavan.com

erol genç diye birisi çıkarsa karşınıza sakın ondan kiralamayın. öyle de karavanım var, böyle de karavanım var diyor ama aslında sadece aracı kendisi ve güvenilmez bir adam. bize söylediği yalanlar yüzünden 8 kişi planladığım karavan gezimizi bir gün öncesinde iptal etmek durumunda kaldık.

araştırmamızdan aklımdan kalan bir yer: sally karavan.

Let's Go Camper karavan kiralama şirketini deneyebilirsiniz.
İstanbul ve Antalya çıkışlı 2-6 kişilik motokaravanlar ile karavan kiralama hizmeti veriyorlar. Detaylı bilgi için;
www.letsgocamper.com
www.facebook.com/LetsGoCamper

www.eslbee.com
www.eslbee.com
www.eslbee.com

burada aratınız, çok kez yazdım daha önce. boğaziçi üni'nin online writing lab'i var, faideli bir yer, tam aradığınız site.

saçmala gitsin amaç yazmak değil mi?

brainstorming, outlinin egzersizleri yapabilirsin. mesela bir topic oku. sonra aklına o konuyla ilgili ne gelirse yaz, alakalı alakasız hiç önemli değil. bu ifadeler de cümle şeklinde değil de, altalta bir kaç kelimelik ifadeler şeklinde olsun.

sonrasında da o ifadelerin ilkine A yaz. alttaki ifadeyi oku, şayet A dediğinle aynı başlık dahilimdeyse ona da A yaz, başka bir mevzuyda B yaz. bu şekilde en fazla A, B, C, D ve belki E olacak elinde.

Sonra A'lara bak sadece ve içinden beğendiğin kullanmak istediklerini işaretle, mesela onun da yanına 1 yaz. A1, A2, A3, B1, B2, C1, C2 gibi şeyler kalacak elinde. bu ortaya çıkanlar da işte senin o konuyu anlatmak için kullanacağın supporting idea ve detayları olacak.

bunu yaparsan konuyu dön dolaş aynı şeylerle değil daha detaylı ve farklı açılardan yaklaşarak, daha zengin bir şekilde anlatabilirsin. sıkıştığın yerde de bir örnek patlatırsın vs...

bir de son yazdığın cümleye, why? how? gibi sorular sorarsan onun cevabını vererek konuyu otomatikman açmış olursun.

önerimi anlatabildim umarım. sorun olursa, söyleyin vakit bulunca bir örnek yazabilirim.

www.arabam.com


www.sahibinden.com

yukardaki ilanlarda bir karşılaştır ama 100 binin üstündekiler için bile, 19 bin lira istiyorlarsa 20 sizinki için ideal. bizde de yüksek km'li aynı araçtan var, arada kolaçan ediyorum piyasayı. bana 20 iyi geldi ama aşağısına çok inmeyin.

darüşşafaka tesisleri

itu'nun de havuzu var, ama disardan girislere pahali galiba.

bi de slip mayo mecburi.

Bilgi Üniversitesi'nde çalışan ya da okuyan, mezun birilerini tanıyorsanız Dolapdere kampüsü'nde havuz var.

metrobüze bin metroyla kesişen bir yerde in metroya geç 1.35 ten kısa sürer kesinlikle

mecidiyeköy'den şişhane'ye 15 dakka desek.
şişhane'den otobüsle yusufpaşa 10 - 20 arası değişir.
aksaray'dan metroya binince 5. durak, toplamda 10 dakika sürmüyor o yol.

ortalama 40 dakikada rahat gidersiniz.

süper eywalla saolun..

Ben de pek anlamam ama yanımdaki hatun arkadaş pastayı görünce eridi o pastayı bana getirsin ben evlenirim dediğine göre pasta güzel seçenek gibi gözüküyor kanımca ve nutella aşkına pasta iyidir.

pasta yeter bence.çiçeği sonra götürürsün.

sadece pasta. çiçeği salla abi.

pasta al. çiçeği de es geçme. çiçek, güzelliğin ve nezaketin sembolü olduğu için o an, aile bireylerinin gözünde "kibar ve temiz" bir insan olarak yer edineceksin. ama sonra çay gelince nerde lan pasta'm 100 lira verdim ben ona. tadına bakmadan şurdan şuraya gitmem. dersen yalan olursun:)

kafam karıştı şimdi ama bakın. tek pasta yeter diyenlerle çiçek diyenler 2=2 eşit :)

@snowflake: şimdi bişi aklıma takıldı anneyi hesaba katınca. hani çiçeği aldım diyelim; kime nasıl vericem ki ben onu, aldığım çiçek sevgilim için değilmiydi ya :) gidip annesine bu da sizin için deyip uzatırsam kayınpeder dalmasın bana :D

Pasta yeter. 3-2

eğer çiçek götüreceksen ve muhafazakâr bir aile ise, evsahibi takımın genç oyuncusu olarak kız'a ver. aslında takım kaptanına vermek daha uygun olurdu; ama kültürümüz müsaade etmiyor.

@mayeskül: süper :) bir anda samimiyet kurma adına birebir

büyük ihtimal kapıyı baldızlardan biri açacak, ben onların eline tutuşturup kaçmayı düşünüyorum :)

erkek arkadaşım benim anneme orkide getirmişti. bende onun annesine orkide götürmüştüm. aslında çok ucuza almıştık ama adı çıkmış çiçeğin pahalı diye. etkisi büyük oluyor. güzel bir saksı almıştık bir de. her açtığında annem nişanlımı arayıp "ayy, ayyy orkidem açtıı. ayy ayyy bu ne güzel bir çiçek" diyor. bence saksıda küçük ve şık bir çiçek

gayet sade bir pasta. 4-2

öyle sade olsun ki, tadına bakılınca oha densin, hiç dışardan böyle şahane bişey gibi durmuyordu. öyle meyveli filan alayım deme. ne o öyle renkli renkli. çikolata asildir.

Herkes çikolatalı sevmez, yengeye sorun bakalım ne seviyorlar. En önemli olan kaynananın ne sevdiği. Kaynata sizi kesmekten ne yediğini bilemeyecek zaten :)

ilk tanışma için sadece pasta yeterli :) çikolatalı olursa bence de gönülleri fetheder :) ikinci kez evlerine gideceğinizdeyse saksı çiçeğine +1 :)

pastanın yanında çiçek de olmalı öteki türlü çok teklifsiz olur.

ben çiçekle pastayı nasıl aynı anda taşıyacağım, elde mont falan yok pasta ezilmesin falan diye sıkıntıya gireceksen çiçeği boşver. bu konuda sıkıntın yoksa al çiçeği.

kimse çiçek getirdin diye bozulmaz.en kötü ihtimalle artı puan alırsın.

Olacaksa saksı çiçeği olsun. Buket değil.

bir elinde pasta bir elinde çiçek komik olur bence. bu sefer zevkli bi pasta götürün, bi dahakine çiçek götürürsünüz.

bunda pasta
sonrakinde saksıda çiçekli bitki

pastayı boşver. bir kilo baklava her zaman daha fazla iş görür. çiçeğe hele hiç gerek yok bende.

www.englishclub.com

v3 dediğiniz düzensiz fiillerse, kartlarla anlatırdım. iki parmak kalınlığında kağıtlar kesip, bir tarafına 1. ve 2. hallerini, arka tarafına da 3. halini yazardım. bunlar bir torba içinde olurdu. kime anlatıyorsanız, elini daldırıp bir kağıt çekerdi, ne taraf çıktıysa öbür taraftakini söylemesi gerekirdi. ama mutlaka bağlam düzeyinde de desteklemek gerekir. 5-6 satırlık paragraflarda çıkan fiilleri kullanmasını isteyebilirsiniz.

insanlar gre'nin verbal kısmına böyle hazırlanıyor. yöntem iyi ama sonuçta öğrenciye de bağlı tabi.

belli bir standardı olmadığı için anlatıp geçerdim. ama tavsiye olarak okul çıkışı post it almalarını söyleyip buzdolabı kapısı, dolap, duvar, pencere'ye vs.. yapıştırmalarını isterdim. ama zamana göre. şöyle ki sabah yaptığı işler için (banyoda el yüz yıkama, mutfakta kahvaltı, dolaptan kıyafetleri almak vs..) 2. zamanlarını banyo-mutfak-dolab'a.

1. zamanlarını okul çantası, televizyon, bilgisayar gibi yerlere yapıştırsın. kaba tasnif söyledim ama ayrıntılı bir plan yapılırsa faydalı bir metod çıkar.

düzensiz fiil kavramını past tense'den bildikleri için o kavramın üzerinde durmaya çok gerek yok ama giriş için gerekli.

bildikleri bazı fiilleri sorarım ve onlar söyledikçe tahtaya yazarım. mesela altalta 6 tane fiil yazarım. sonra sınıfa fiilllerin past halini sorarım. muhtemelen söyledikleri fiiller düzenli, düzensiz karışık olacaktır. söyledikleri past fiillerin en üstüne de past yazdıktan sonra, sürpriiiiz bir de bunların 3. hali var ama merak etmeyin başka yok derim :s

sonra da past yazdığım sıraya past participle ( V3) yazarım. sınıfa sorarım: hangi fiiler düzenliydi diye. onlar düzenlileri söyleyince, 3. hali olarak ben de aynısını eklerim.

tahtanın ilk yarısını kullanmıştık ya. ortadan bir çizgi çeker geçerim yan tarafa ve tefeye irregular verbs yazar, yine onlardan bildikleri düzensiz fiilleri söylemelerini isterim. onlar söyler, fiilleri yazarım mesela bir 8 tane. sonra aynı şekilde eliciting yaparak yanlarına past halini yazdıktan sonra, kendim eklerim 3. hallerini. daha sonra sınıfça okuruz tekerleme gibi. en son sadece 3. hallerini okuturum. arkasından bir kaç öğrenciye nominate ederek okumalarını isterim.

derse ara notu: şimdi bu 3. hallerin 6, 7 kadar ortak pattern'ları var. bir workshop'ta anlattılardı ama unuttum, epeydir de gramer öğretmiyorum ama sizin yerinizde olsam yukardaki önerime şunu ekleyerek devam ederim derse.

cut cut cut
grow grew grown
go went gone
teach taught taught
..
bu tip grupları tahtaya yanyana yazarım. bahsettiğim bu gruplardı. biraz incelemeyle genel pattern'ı bulabilirsiniz ya da nette arasanız bulursunuz.

çocuklar da defterine yazar bunu. sonra ben karışık fiillerin 3 çekimini de sesli okurum, onlar da ait olduğu grubun altına yazar. duruma göre seçtiğiniz sayıda fiili çocuklar ait olduğu grubun altına yazdıktan sonra, onları tahtaya çağırıp tahtada ans. key yazma kısmını onlara yaptırırım.

en son da aynı grubun altındaki fiili hep birlikte okuruz, sonra karışık okuruz, sonra tek tek öğrenciye gösterir ona okuturum. en sonun sonuncusu olarak, tahtada 3. hallerini silip defteri kapattırırım ve sildiğim fiillerin 3. halini onlara sorarım.

lacoste pink

the body shop - dreams unlimited (fiyatı da uygun)

chanel - coco mademoiselle

hem beğenilmesini hem de değişik bir koku olmasını istiyorsanız paco robanne - ultraviolet

212 sexy (muhteşem bir kokusu var gerçekten tavsiye ederim)

bankosu yoktur bu işin. en pahalı, en popüler, herkesin bayıldığı kokuyu bile, aldığınız kişinin beğenmemesi mümkün (başıma geldi).

parfüm kötü bir hediyedir. bir sürü para vermiş der bir şey söyleyemezsiniz, çok çok iğrenç değilse kullanayım bari dersiniz, bitmek bilmez (murphy kuralları).

ille de alacaksanız (ve kardeşinizin bilmediği bir kokuysa) paketi açmasın, tester koklasın parfümeride, beğenmezse beraber değiştirin. bu yöntem uymaz derseniz alın bir parfümeriye götürün "seç beğen istediğini, ben alacağım" dersiniz

212 sexy +1

hugo boss XX de olur.

not: değiştirme kartı koydurun, olamıyorsa bence de parfüm almayın.

armani code

www.derinmor.com

coco mademoiselle'e +1. beğenilmemesi mümkün değil; farklı tarzda parfümler kullanan bir grup kız olarak bayılıyoruz biz :)

Unutmamış, bir daha şansını deniyor.

ataturkiye +1

bence de unutmamış ve seni merak ettiği için böyle iletişim kurmak istemiş.kesin diğer doğum günlerinde de msj atmak istemiştir ama cesaret edememiştir. buarada kızım.

biramayası +1

mesaj geç saatlerde geldiyse: sarhoş olmuştur. çoğu insan sarhoşken bu tip eylemler yapabiliyor.

pyro clustic flow +1

sıralamayı bozmayayım dedim.

charlesbukowskiineksi +1

ayrıca bir süre sonra bir mesaj daha bekle bence. kesin atacaktır.

cevap sırası bana geçti o halde. diğer arkadaşlara aynen katılmakla birlikte çok az ihtimal de olsa arkadaş kalmak için hazır olup ilk adımı atmış olabilir. ama çok düşük ihtimal. genelde bunu beceremezler. bence de yoklama çekiyor. ölü taklidi yap gider.

galiba yanlış anlaşılmış, burada eylemi gerçekleştirecek olan benim :)) yani yıllar sonra hatırlayan erkek benim :) tepkisi ne olur acaba pişman olmuş mudur yaptığına umut var mı diye soruyorum :))

Umut yok panpa. Yola devam.

irtibatı eğer sen kopardıysan buna ne tepki verdiği önemli o zaman sallamadıysa şimdi de sallamaz.ama anlık psikolojik durumu da önemli, stratejik bi kız değilse canı o an nasıl tepki vermek istiyosa öyle yapar, random yane..

Okadar karışık yazmışsın ki açıklayayım diye. Kimse anlayamamış, 2 kez okudum sonra yorumlardan çıkardım ne demek istediğini. O da senin yorumun :)

abi ne karışık anlatıyosunuz ya..bi sikim olmaz..

arkadaşım adam gibi anlatın şunları. hakkında neler neler yazdık ya.

sevgili kardeşim; unut sen onu. salla gitsin. atma mesaj falan da.

@cha çok doğru yoklama çekiyorum :)
umutsuz vaka anlaşılan...

bunların zeytinyağlılar kursu var İstanbul'da.

www.chefsistanbul.com

yky ve istabul bb kitapçısında çok güzel ot çöp yemekleri kitapları var. ordan da takılabilirsiniz.

@pyro onu ben de buldum ama kontenjan dolmuş maalesef

www.msa.tc
buraya baktın mı?
italyan yemekleri var seninkine en yakın.